23/07/2014
Vesayet altındaki bir yargının hukuk güvenliğini sağlaması beklenemez.
Hukuk devletinin temel direği olan yargı aynı zamanda devletin vicdanı olarak da tanımlanır.
Bu vicdanın siyasi veya ideolojik vesayet işgaline uğraması nedeniyle topluma verilen zararların acı örnekleri henüz hafızalarımızdan silinmemiştir.İşgal ve baskı devam ettiği sürece de bunların yaşamaya devam edeceğidir.Yargının vicdanını işgal edenlerin kimliği, düşüncesi, kutsalları ne olursa olsun bu sonuç değişmeyecektir.Demokratik sistemle iktidara gelen Başbakan '' Güçler ayrılığı'' ilkesine inanmıyor.
Bütün yetkinin ve gücün kendi elinde olmasını istiyor.
Başbakanın ülkemizi demokratik, laik, hukuk devletini nasıl ne hale getirdiğinin örneklerini sunuyorum..
Yargıyı paralel devlet var diye Hakim ve Savcıları kış ortasında tayin ile dağıttı.
Polis teşkilatını aynı şekilde 4.500 kişiyi yerlerinden etti.
HSYK yı Adalet Bakanlığının bir genel müdürlüğüne çevirdi.
Oğlunun başında olduğu vakıf (Havuz) durumuyla medyayı baskı altına alıp kedisine bağladı.
En küçük ihalenin kime verileceğine kendisi karar veriyor, bu arada iktidarda olduğu müddetçe 200 defa ihale kanununu değiştirdi.
MİT kanununu değiştirerek MİT personeline olağan üstü yetkiler sağladılar.Suç işleyen MİT çiler savcılara ifade vermeyecekler.
Ucu sana ve oğluna, Bakan çocuklarına, Bakanlarını da içine alan rüşvet ve yolsuzluk iddiası ile başlatılan soruşturma, Yargıya müdahale, soruşturma yapan polislere operasyon, basına sansür, yasaklama ve kuşatması devam ediyor.
Ülke tarihinde böyle bir kanunsuzlukla karşılaşmadık.
İlkkez bu millet yolsuzlukları savunan bir Başbakanla karşı karşıya kalmıştır.
Bakan arkadaşlarına paralel devlet iftira atmıştır diyor.
Peki neden istifa ettiler? Yargılanarak suçsuz olduklarını ispat etseydiler. Ahlakı içselleştirmediniz ve ahlaksızlığı olağan bir şeymiş gibi topluma kabul ettirmeye çalıştırdınız için mi? Sayıştay raporları TBMM ne gelmedi. Başbakanın Urla’da sit alanı içinde 7 adet müstakil inşaatı var,gazeteci soruyor böyle bir iddia var ne diyorsunuz? başbakan;gazeteciyi azarlayarak hayır o villalar orada 30 yıldır var iftira ediyorlar diye cevap verdi.Ertesi gün Google Earth görüntüleri gösterdi'ki,30 yıldır orada olduğu söylenen villalar daha geçen yıl bile yokmuş.Doğrudan doğruya dini duyguları tahrik edip halkı kandırmaya çalışan bir yalan makinesiyle karşı karşıyayız. RTE Türkiye’nin anayasal düzenini meclis çoğunluğuna dayanarak askıya almak istiyor.Bu isteğinide yanılmıyorsam 2013 yılında bir tv konuşmasında şöyle diyordu:''bu davamız adeta iğneyle kuyu kazılarak bu günlere ulaşılmıştır,başımızı asla öne eğmeyeceğiz,dava taşını gediğine koyana kadar mücadele edeceğiz''Kurtuluş savaşı veriyoruz dediği bu olsa gerek.Yahu biz düşman değiliz,bu benimde atalarım can vermiş,şehit vermiş,bu ülkenin insanlarıyız,bizlere duyduğun kin,nefret nereden geliyor,sende nasıl nasıl oluştu bu psikolojik sorun bizler sana ne yaptık,bizi dövdün,bizi öldürdün,bizi gözlerimizden ettin,hala doymadın mı bu vahşete Sayın Başbakan. Atatürk’ün nutku kitabını okuyorum,oradan oraya savrulan kişileri aramaktayız küskünler,dargınlar,sandığa gitmeyeceğim diyenler,bulun bir birinizi siz ülkesini seven fedakar insanlar,Türkiye vatandaşları ruhunun acılarını,yıkıntılarını kendi içinde duyanlar sizedir seslenişimiz,yalnızlığımızın ve güvensizliğimizin karanlığında hiç olmazsa bu seçimde tereddüt etmeden çıkın meydanlara atın oylarınızı sandıklara. BİR ÜLKEDE YOLSUZLUK VE SUÇ KONTROLDEN ÇIKMIŞSA O GEMİ SU ALIYOR DEMEKTİR. Değerli dostlar.